Kustuktan Hemen Sonra Su İçilir Mi? – Felsefi Bir Bakış Felsefe, insanın varlık ve yaşamına dair soruları sorgularken, bazen basit görünen sorular bile derin bir ontolojik ve epistemolojik inceleme gerektirir. İnsanlık, sadece yaşamsal soruları değil, günlük yaşamın ayrıntılarını da sorgulayan bir varlıktır. “Kustuktan hemen sonra su içilir mi?” sorusu da bu türden bir günlük sorudur, ancak görünüşün ötesinde hem bedenin sağlığına dair, hem de insanın varlık, bilgi ve etik anlayışına dair çok katmanlı bir anlam taşıyabilir. Bu yazıda, bu basit soruyu felsefi bir bakış açısıyla, etik, epistemoloji ve ontoloji perspektiflerinden tartışacağız. Ontolojik Perspektif: Varlık ve Bedenin Yeri Ontoloji, varlık bilimi…
6 YorumDüzenli Fikir Kutusu Yazılar
Kur’an’a Neden Kelamullah İsmi Verilir? Kelimelerin Gücü ve Edebiyatın Dönüştürücü Etkisi Kelam, yalnızca bir iletişim aracı değildir; bir dünyayı yaratma, insanın iç dünyasına dokunma gücüne sahip bir varlıktır. Kelimeler, hayal gücümüzün ve düşüncelerimizin araçlarıdır. Onlar aracılığıyla kendimizi ifade eder, başkalarına ulaşır ve dünya hakkında anlamlar üretiriz. Bu gücün doruk noktasında, edebiyatın en derin katmanları yatar. Bir yazarın kelimeleri, dünyayı şekillendirir; okurun zihinlerinde yeni kapılar açar, anlam arayışına sürükler. Peki, bir kitap, bir söz ya da bir dil neden “kelam” olarak tanımlanır? Kur’an’a neden “Kelamullah” denir? Bu yazıda, bu soruyu edebi bir perspektiften ele alacağız ve kelimelerin gücünü, anlamın dönüşümünü inceleyeceğiz.…
8 YorumIştiyak Nasıl Yazılır? Psikolojik Bir Mercek Altında Bir psikolog olarak, insan davranışlarını anlamak ve çözümlemek için kelimeler çok önemlidir. Çünkü kelimeler, duyguların ve düşüncelerin dışa vurumu, ruh hâlimizin bir yansımasıdır. Bir kelimeyi doğru yazmak, onun doğru bir şekilde anlaşılması ve içsel dünyamızla bağlantıya geçilmesi anlamına gelir. Bugün, belki de çoğumuzun düşündüğü ama üzerine fazla kafa yormadığı bir soruyu ele alacağız: “İştiyak nasıl yazılır?” Bu sorunun cevabı basit gibi görünebilir, ancak yazım hatası yapmaktan çok daha derin bir anlam taşır. İnsan psikolojisini etkileyen küçük detaylar, dilin nasıl şekillendiğini ve bireylerin bu kelimeleri nasıl içselleştirdiğini anlamamıza yardımcı olabilir. İştikâk kelimesi, kelime dağarcığımıza…
Yorum Bırakİş Hayatı Nasıl Kurulur? Eğitim, Öğrenme ve Pedagojik Yaklaşımların Rolü Bir eğitimci olarak, her gün karşılaştığım en güçlü ve dönüştürücü şeyin öğrenme süreci olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İnsanların nasıl öğrendiğini anlamak, onların hayatlarını dönüştürme potansiyelini en üst düzeye çıkarmak demektir. Öğrenme, sadece bilgi edinme değil, aynı zamanda bireylerin toplumsal ve kişisel gelişimlerine katkıda bulunan derin bir süreçtir. Bugün, iş hayatının nasıl kurulduğunu, bireylerin öğrenme yolculukları ve pedagojik yöntemlerin bu süreçteki rolü üzerinden ele alacağız. Çünkü iş hayatı, sadece bir kariyer hedefi değil; aynı zamanda sürekli bir öğrenme, gelişim ve adapte olma sürecidir. İş hayatı kurmak, herhangi bir işi başlatmaktan çok daha…
8 Yorumİstiridyeden Çıkan İnci Para Eder Mi? Edebiyatın Gücü ve Değerin Anlamı Kelimenin gücü, bir yazının, bir anlatının veya bir karakterin büyüsü, bazen en değerli hazineler kadar derin ve etkileyici olabilir. Edebiyatçı, kelimelerin ve imgelerin dünyasında gezinirken, her cümle bir deniz, her anlatı bir istiridye gibi açılır ve bazen içinden bir inci çıkar. Peki, bu inci değerli midir? Gerçekten bir hikaye veya metin, dış dünyadaki değer ölçütlerine göre nasıl kıymet bulur? “İstiridyeden çıkan inci para eder mi?” sorusu, yalnızca maddi değerle sınırlı olmayan, anlamın ve estetiğin peşinden sürükleyen bir sorudur. Bu yazıda, istiridyeden çıkan inciyi, edebiyatın içsel değerleri ve farklı metinlerdeki…
Yorum Bırakİnsanlık Hali Sunucusu Kim? Pedagojik Bir Yaklaşım Öğrenmenin Dönüştürücü Gücü: Bir Eğitimcinin Perspektifi Eğitim, her insanın hayatında en temel ve dönüştürücü deneyimlerden biridir. Bir eğitimci olarak, öğrenciye bilgi aktarmaktan daha fazlasını yapmanın sorumluluğunu hissediyorum: Onları, dünya görüşlerini genişleten, eleştirel düşünmeye sevk eden ve topluma faydalı bireyler olmaya yönlendiren bir süreçte rehberlik etmek. Peki, öğrenmenin bu gücünü kullanarak insanlık hali hakkında ne söyleyebiliriz? İnsanlık halini anlamak, sadece bireysel bir yolculuk değil, aynı zamanda toplumsal bir keşiftir. Bu yazıda, öğrenme teorileri, pedagojik yöntemler ve bireysel/toplumsal etkiler üzerinden “İnsanlık Hali Sunucusu Kim?” sorusunu birlikte keşfedeceğiz. Öğrenme Teorileri ve İnsanlık Hali Öğrenme teorileri, eğitimdeki…
Yorum Bırakİncelik, Güzellik ve Nezaket: Ekonomi Perspektifinden Bir Analiz Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları Ekonomistlerin en temel sorularından biri, sınırlı kaynaklar ile sonsuz istekler arasındaki dengeyi nasıl kurmaktır. Bu durumu, “incelik, güzellik ve nezaket” kavramları üzerinden anlamak, sadece kişisel tercihlerimizin değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik sonuçların da şekillendiği bir perspektif sunar. Kaynakların sınırlılığı, bireylerin ve toplumların her zaman seçim yapmak zorunda kalmasını gerektirir. Estetik değerlere sahip olmak ya da bunları geliştirmek için zaman, para ve çaba harcamak da tıpkı başka her şey gibi bir seçimdir. Bu yazıda, incelik, güzellik ve nezaketin ekonomik dinamiklere nasıl etki ettiğini, piyasa güçlerini ve bireysel…
Yorum BırakAngaje Edici Ne Demek? Edebiyat Perspektifinden Bir İnceleme Edebiyatın gücü, kelimelerin bir araya gelmesinde değil, bu kelimelerin ruhumuza dokunmasında yatar. Bir anlatı, okuyucusunu bir an için gerçeklikten uzaklaştırıp başka bir dünyaya sürükleyebilir. Ancak bu, yalnızca iyi yazılmış bir metnin başarabileceği bir iştir. İşte bu noktada “angaje edici” kavramı devreye girer. Angaje edici bir metin, okuyucuyu sadece etkilemekle kalmaz; onu içine çeker, merakını uyandırır ve düşündürür. Edebiyat dünyasında bu, bir anlatıcının ya da bir karakterin gücüdür; okurun hem zihin hem de duygularını sarmalayan bir deneyim yaratır. Peki, angaje edici ne demek? Kelime anlamı ile bu kavram, dikkat çekici, ilgi uyandırıcı ve…
Yorum BırakUlema Kime Denir? Ekonomik Bir Perspektif Kaynakların Sınırlılığı ve Seçimlerin Sonuçları: Ekonomik Bir Giriş Ekonomi, her şeyden önce kaynakların sınırlılığına dayalı bir bilim dalıdır. İnsanlar, yaşamlarını sürdürebilmek için çeşitli kararlar almak zorundadırlar; ancak, bu kararlar her zaman belirli bir kaynak kısıtlaması ile karşı karşıyadır. Kaynaklar sınırlı olduğunda, bireyler ve topluluklar bu kaynakları nasıl daha verimli kullanacaklarına karar verirken ekonomik tercihler yapmak zorunda kalırlar. Ekonomistlerin dikkatlice incelediği bu seçimler, bireysel ve toplumsal refah üzerinde büyük etkiler yaratır. Ancak bu seçimlerin sonucu sadece bireysel çıkarları değil, toplumsal yapıları ve değerleri de şekillendirir. Birçok toplumda, bu değerleri ve toplumsal yapıları şekillendiren bireyler, tarihsel…
Yorum BırakTürkiye’de Hilafeti Kim Kaldırdı? Psikolojik Bir Mercekten Bakış Bir Psikoloğun Meraklı Girişi İnsan davranışlarını çözümlemeye çalışan bir psikolog olarak, toplumsal değişimlerin bireyler üzerindeki etkilerini merak ederim. İnsanlar tarih boyunca pek çok büyük dönüşümün, kararın ve değişikliğin parçası olmuşlardır. Bu değişimlerin bazen bilinçli, bazen de toplumsal baskılarla şekillendiğini görmek, psikolojik açıdan oldukça ilginçtir. Türkiye’de hilafetin kaldırılması da böyle büyük bir değişimdir. 1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk tarafından hilafetin kaldırılması, sadece siyasi bir karar değil, aynı zamanda toplumsal ve psikolojik bir dönüşümün de başlangıcıydı. Peki, hilafetin kaldırılması toplumun zihinsel yapısını nasıl etkiledi? Bireyler bu değişime nasıl tepki verdi? Bu yazıda, bu önemli…
Yorum Bırak